Nurdal Durmuş-Yeni Bir Bahar Mümkün müdür?
Aklım, profilim ve masam uzun zamandır müthiş bir uyum içindeler. Karmakarışık!Bu duruma o kadar alıştım ki dinlediğim şarkılara, yazdığım cümlelere, bakışlarıma bile yansıyan bir dağınıklıktan söz edilebilir.
Yazarın deyimiyle, “Biraz bahar gerekiyor Allah’ım ben hiç iyi değilim. Biraz çağla, birkaç erguvan gerekiyor.”
Doğrusu bu ya sanırım bahar sadece benim değil artık bütün insanlığın en büyük umudu!
Öyle ki yaşamanın caddelerinde kocaman boşlukları doldururken sadece içimizin boşluklarını büyütüyoruz.
Kirli hesaplar, kirli hayatlar, doymak bilmez iştah ve hilelerle yaşanmak zorunda kalınan bir hayat…
Ne yaparsak yapalım mekânlara, kalabalıklara, mevsimlere sığamıyoruz işte.
Başka bir dünyanın, yeni bir baharın hülyasına olan büyük aşkımız da belki bu yüzden…
Bedri Rahmi; “Ağaç bütün, Işık bütün, Meyve bütün, Benim dünyam paramparça” derken içimizde hiç durmadan kırılan, kirlenen lime lime edilen bir mevsimsizlikten bahsediyor gibi.
Evet, paramparça olan bir şeyler var.
Hangi gerçekten kaçınca parçalanılmaz, hangi dağ başına çıkılsa toparlanılır, hangi çiçek koklansa iyileşilir belemediğimiz bir kırılganlık.
Bilmiyorum; yeni bir mevsimin koynuna girmek, uzak bir coğrafyaya gitmek iyi gelir mi?
Geçmişe dönmek, yeni elbiseler giymek, aynaya bakmak, saçını taramak, yeni şarkılar seçmekle huzur bulunur mu?
Bilmiyorum; kimsenin gürültüsünün, kirliliğinin içimize değmediği bir bahar mümkün müdür?
İlhan Berk’in; “Bir kırlangıç, bir su birikintisi, bir parça gök. Bir şiirden düşmüş olmalı bunlar. Böyle diyordu yoldan geçen biri” dizelerindeki yoldan geçen biri ben olabilir miyim?
Bilmiyorum. Bir gece Yunus Emre rüyama girip “Derdinin dermanı, sendedir sende.” diyerek teselli eder mi beni?
Maalesef her şeyi söylemenin mümkün olduğu bir yerde, hiçbir şey söyleyemeden susuyor, anlamlandıramadığım bir hüzün kuşanıyorum. Bir bahar umudu bekleyip duruyorum.
Bilemiyorum; insanın kendinden kaçması, kalbine yabancılaşması, nasıl bir tutarsızlıktır.
Bilemiyorum bahçemiz nerede?!
Hâlbuki bu mevsimde insan toparlanır değil mi? Bu mevsimde baharın koynundan deniz toplanır. Güneş ve yaşama sevinci… Biraz gelincik, lale, papatya… Belki tere, pancar, yeşil soğan, kuzukulağı, sarmaşık… Belki dağların bütün renkleri, akarsuların gümbürtüsü toplanır. Çocukluk, anne şefkati, ilk aşklar, biraz anı, çokça mutluluk toplanır.
Ey bahar! Toprağa ihanet eden insanoğluna topraktan sunulan en güzel hediye gel artık!
Ey bahar! Uykuya ihanet eden insanoğlunun gününü neşelendiren güzel gel artık!
Ey bahar! Yorulmuş, yıkılmış kalplere yeni bir diriliş neşvesi aşılayan mevsim gel artık!
Ey bahar! Pencereleri mutluluğa açtıran büyü gel artık!
Ey bahar! Güneşe bir adım daha yaklaştıran aydınlık gel artık!
Ey bahar! Kederimden beni arındıran dost gel artık!
Ey bahar! Kırlangıçlara mevsimlik bir ömrün nasıl yaşandığını anlatan mevsim gel artık!
Ey bahar! Uzak ülkeleri yakınlaştıran hatıraları tomurcuklandıran çiçek gel artık!
Ey bahar! Gökyüzü, deniz, rüya, su, bahar, nisan, mavi, yeşil, sabah, gün, çocuk…
Ey bahar gel artık! Sabrettik, fırtına dinsin. Gün güneşli olsun. Çiçek açsın. Keder azalsın. İnsan kendine gelsin.
Ey bahar gel artık! Günün gölgesi üstümüzden kalksın.
Nurdal Durmuş
(34)
Rica ederiz efendim…