Tüm dünyayı etkisi altına alan ve yarattığı etkilerle yaşamımızı tümüyle değiştireceği kesin gibi olan COVID – 19 salgını, insanlığın fizyolojik ihtiyaçları dışında birbirlerine hastalık bulaştırmamaları amacıyla bir arada olmamalarına yönelik bir çözüm metoduyla tüm dünyada kontrol altına alınmaya çalışılıyor.
Bu nedenle salgının bu özelliği nedeniyle salgından en çok etkilenen alanların başında sanat ve spor dünyası geldi.
Salgının ilk günlerinden itibaren tüm dünyada tüm sanatsal etkinlikler ve sportif faaliyetler durduruldu. Elbette bu kültür sanat dünyası için çok sık görülebilecek bir olay değildi.
Salgınla yaşamaya alışmaya başladıktan sonra spor dünyasında müsabakalara seyircisiz devam edilme gibi bir çözüm bulundu. Tabii ki bu geçici bir çözümdü. Ancak yine de spor dünyası, yaşamaya devam ediyordu.
Sanat dünyasının COVID gündemi neler oldu?
Salgının ilk zamanlarında uygulanan küresel karantina günleri bu zamanı iyi değerlendirebilen sanatçılar için muazzam bir üretim imkânı doğurdu. Zira sanatın hangi dalıyla ilgilenirse ilgilensin bir sanatçının üretim yapabilmesi için berrak bir zihninin olması gerekir. Gündelik hayatın sorumlulukları nedeniyle bu zihin düzeyine erişemeyen pek çok sanatçı ne yazık ki bu denli sağlıklı bir üretim ortamını kendilerine bu kadar uzun süreliğine sağlayamıyordu. Bu nedenle salgının ilk dönemini iyi değerlendirmeyi başaran sanatçılar için adeta bir üretim süreci şeklindeydi.
Salgının ilk karantina döneminden sonraysa yavaş yavaş normale dönüş adımları atıldı. Bununla birlikte yeni normal diye bir kavram doğdu ve artık yapılan tüm etkinlikler için salgın tedbirleri doğrultusunda düzenlemeler yapıldı.
Salgının ilk günlerinde ilk olarak kapatılan sanat kurumları, yeni normalle birlikte az da olsa geri dönmeye başladı. Ancak ne yazık ki yeni normalle sanat kurumları tam olarak geri dönmeyi başaramadı.
Yeni normal en çok sanatı vurdu.
Salgınla birlikte hayatımıza giren yeni normal kavramı bu özellikleriyle en çok sanat dünyasını vurdu. Her ne kadar salgın sonrası normalleşme dönemiyle birlikte sanat etkinlikleri başlamış olsa da yeni normalde pek çok kişi sanat kurumlarına gitmede tereddütler yaşıyor.
Pek çok insan, salgının yaşattığı psikolojik etkiler nedeniyle zorunlu olmadığı müddetçe evlerinden dışarı dahi çıkmak istemiyorlar. Bu yüzden zorunlu fizyolojik ihtiyaçlar dışındaki ihtiyaçlarını karşılamak istemedikleri için ne yazık ki salgının tam olarak bitmesine kadar sanat dünyası için işlerin tam olarak yoluna gireceğini söylemek de çok mümkün değil.
Salgından etkilenen sanat dünyasına verilen destekler
Etkilerini detaylı olarak belirttiğimiz düzeyde hisseden sanat dünyasına salgının daha fazla etki etmemesi için kamu kurumları tarafından tüm dünyada destekler verilerek ayakta kalmalarına yardım edilmeye çalışıldı.
Türkiye’de bu noktada en büyük desteklerden birini İstanbul Büyükşehir Belediyesi gerçekleştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kültür Sanat Daire Başkanlığı, salgından dolayı faaliyetlerini kısmak zorunda kalan bağımsız sinemacılar ve özel tiyatrolara şehrin en büyük meydanlarında faaliyetler düzenleme kararı alarak yaz boyu sosyal mesafe kurallarına uygun bir şekilde gösteriler düzenledi.
Tabii, tüm dünyada ve Türkiye’de desteklenerek bir şekilde ayakta kalmaya çalışan sanat severlerin en önemli temennisi, hepimizin olduğu gibi COVID – 19 salgınının bir an önce son bulması. Dileriz bu salgın yıkıcı etkilerini daha fazla hissettirmeden insanlık üzerinden ellerini çeker.
(59)